11 Ağustos 2012 Cumartesi

Serçelerin Şarkısı - Avaze Gonjeshk-ha - The Song Of Sparrowa

Karşınızda Majid Majidi, Mohammad Amir Naji ve sıcacık, masalsı bir film.

Baba olmak, umut, hayaller, dürüstlük, cömertlik, başarısızlık, şans, adalet.. Zarif, şiirsel anlatımla hepsi bir arada. Diğer İran filmlerinde pek rastlayamadığımız bol müzik ve sizi gülümsetecek, aralara serpiştirilmiş mizah da bulunuyor bu filmde. Kentsel ve kırsal yaşam geçişleri ile, modern dünyanın, insanı nasıl da farklılaştırdığının tasviri yapılıyor.



Devekuşu çiftliğinde çalışan Kerim'in büyük kızı Haniye işitme engellidir ve işitme cihazı bir gün, kullanılmayan su deposuna düşerek kullanılmayacak hale gelir. Kerim'in, 1 ay sonra sınavlarına girebilmesi için kızına yeni bir cihaz alması gerekmektedir ancak bunun için yeterli kazancı yoktur. Talihsizlik Kerim için, çiftlikten kaçan bir devekuşu yüzünden işten atılmasıyla devam eder. Şans, çoğu zaman her şeyin bittiğini düşündüğümüz anda gelir. İşitme cihazının tamiri için şehre inen Kerime, çalışması için yeni fırsat sunacaktır hayat. Bir yandan baba, eş olmanın verdiği sorumluluk, diğer yandan insan olmanın zaafları. Yeni işi ile birlikte yeni bir dünya tanıdıkça Kerim de değişmeye başlar. Yalanlara, sahtekarlığa, riyakarlığa şahit olur. Değişimin, ona ve ailesine etkisi hemen hissedilmeye başlar.


EN ETKİLENDİĞİM DİYALOG :  Kerim ve oğlu hastane bahçesinde oturmaktadır. Hüseyin kendisi ve babası için meyve suyu almak ister ancak ikisi için yeterli parası yoktur. Tek meyve suyu ile babasının yanına döner.

Hüseyin  : Bu senin için
Kerim      : Neden kendine de almadın?
Hüseyin  : Ben sevmiyorum

(Kerim birkaç yudum içtikten sonra, ısrarı ile Hüseyin'e içirmeyi başarır)

EN İLGİNÇ KARE : Kaybolan devekuşunu tepelere çıkarak arayan Kerim, ilginç bir yöntem bulmuştur. Bu kuş size de tanıdık geliyor mu? :)

KOMİK BİR SAHNE : Çocuklarına devekuşu yumurtası kırmanın hilelerini, püf noktasını anlatır Kerim. Ama nedense kabuğu kötü çıkar ve düzgün kırılamaz! Hüseyin'in tepkisi görülmeye değer.








EN ETKİLEYİCİ SAHNE :  Ne zordur büyükleri inandırmak, ikna etmek... Yaşından büyük hayalleri vardır Hüseyin'in. Çamur dolu kuyuyu temizleyip balık yetiştirmektir, onun ve arkadaşlarının hayali. Hiç pes etmez. Küçük bedeni hırsla, azimle çalışır. Tam başarmışken...








BU SAHNE NE ANLATIYOR : Müşterisi yanlışlıkla fazla para verir Kerim'e. Ardından seslenir ama duyuramaz. Yol üstünde rastladığı seyyar satıcıdan erik almak ister. Pahalı gelse de fiyatı, Kerim için mahsuru yoktur. Cebindeki fazla parayla 1 kilo daha fazla erik satın alır ama hakkı olmayan erikler onunla eve kadar gelmeyecektir.







EN İYİ OYUNCU : Mohammad Amir Naji'nin (Kerim) en beğendiğim oyuncu olduğunu daha önce de belirtmiştim. Majid Majidi'de benimle aynı fikirde olacak ki birçok filminde Amir Naji'yi bizimle buluşturmayı seçiyor. Baba olmak ona o kadar yakışıyor ki bu filmde performansının en üst seviyesine şahit oluyoruz. Zaten 2008 yılında Asya Pasifik Sinema Ödülleri'nde ve Berlin Film festivalinde En İyi Erkek Oyuncu ödüllerini almıştır bu filmle.


Küçük Hüseyin'i unutmamak gerekir. Filmi eğlenceli kısmını tek başına yüklenmiş. Tavırları, mimikleri, ses tonlamaları ile kendini kanıtlamış ve kusursuz bir oyunculuk sergilemiş.

Son olarak Majidi'nin , Türk izleyicilerine İbrahim Tatlıses şarkılarıyla sürpriz yaptığını söylemeden geçemeyeceğim.


2 yorum:

  1. tesadüf eseri gördüm blogunuzu.. iran sinemasını çok beğeyiniyorum. fırsat buldukçada filmleri alıp izliyorum. bence iran sineması bu kısıtlı haliyle bile uluslararası çapta..

    YanıtlaSil
  2. hayata dair bu denlı gerçek kesıtler sunan iran fılmlerıne hayranım.film yorumlarınız için teşekkur ederım

    YanıtlaSil