29 Temmuz 2012 Pazar

Bacheha-Ye Aseman- Children Of Heaven- Cennetin Çocukları


Bir diğer Oscar macerası olan bir film daha. Üstelik Oscar'da ilk aday olan İran filmidir. Yayın tarihinden 2 yıl sonra, 1999 yılında En İyi Yabancı Film dalında aday olarak gösterilmiştir. Ödülü alamasa da yönetmeni olan Majid Majidi'nin tanınmasına ve ilgi çekmesine yardımcı olmuştur.



Yoksulluk, umut, hırs ve aile değerleri. Bu kelimelerle tanımlayabilirim Cennetin Çocukları'nı. 

Eski bir ayakkabıdan yürekleri ısıtacak, insanın içine işleyecek bir film yapılabilir minin cevabını alıyorsunuz. Kız kardeşi Zehra'nın kim bilir kaçıncı kez tamir olan ayakkabılarını tamirciden alan Ali, eve dönüş yolunda ayakkabıları kaybeder. Her yerde arasa da bulamaz. Bunu Zehra'ya anlatmak çok zordur çünkü küçük kız kardeşinin tek ayakkabısıdır kaybolan ve babasının yeni bir ayakkabı alacak maddi durumu yoktur. Babalarına bunu anlatıp üzmeyecek kadar da bu maddi sıkıntının farkındadır bu iki küçük kalp. Öyleyse geriye yapacak tek şey kalır Ali'nin ayakkabısını ortak kullanmak... Çözümler üretilir, şanslar zorlanır. Peki nasıl sonlanır?


En beğendiğim, beni en çok etkileyen filmler arasında ilk sıralarda yer alır. Sosyal medyada çok fazla ilgi görmediğine tanık olmak üzüyor açıkçası. Filmin her sahnesi her diyaloğu vurgulanmaya değer.

EN ÇOK ETKİLENDİĞİM DİYALOGLAR  : Ali ve Zehra ayakkabı durumunu ailesinin yanında konuşamadığı için deftere yazarak anlaşırlar. Ayrıca yazdıklarını fısıltı halinde duyarız.

Ali       : Benim bez ayakkabılarımı giyebilirsin
Zehra    :  Bunu sevmedim
Ali       : Allah aşkına. Lütfen, ayakkabılarımı giy.
Zehra    :  (Sadece deftere bakar ve kalemiyle oynar)


Zehra     : Ayakkabıların çok kirli onları yıprattığım için üzgünüm.
Ali         : Bu affedilebilir bir şey. (Ve birlikte ayakkabıları yıkamaya başlarlar)



EN İLGİNÇ KARE  : Okula ayakkabı değişimi sebebiyle bir kaç kez geç kalan Ali daha önce müdüründen uyarı almıştır ama son gecikmesinde müdür okuldan kovar. Sorduğu soruları Ali hep parmağı havada yanıtlar.



EN BEĞENDİĞİM OYUNCULAR : Pek tabi  küçük ama oyunculukta kocaman bir çocuk olan Ali'yi canlandıran Amir Farrokh Hashemian. Zaten az oyuncuya sahip bu filmde Zehra'nın (Bahare Seddiqi) küçük bir kadın, anne gibi tavırlarını; ses tonunu ve aksanını hep beğendiğim (Telefonla arasa yadırgamadan tanırım) baba Kerim'i canlandıran Mohammad Amir Naji'nin sahne ayırt etmeden oyunculuğunu da yabana atamam.










Hangi sahneyi öne çıkaracağım konusunda zorlansam da izlemeniz için bunların bile yeterli olacağını düşünüyorum ve emin olun bundan daha fazlasını bulacaksınız

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder